Genç Türkiye Partisi’nden Tarihsel Bir Çağrı: Menderes’ten Demirel’e, Özal’dan Günümüze Uzanan Demokrat Mirasın Yeni Sesi

Genç Türkiye Partisi’nden Tarihsel Bir Çağrı: Menderes’ten Demirel’e, Özal’dan Günümüze Uzanan Demokrat Mirasın Yeni Sesi

“Demokrasinin, kalkınmanın ve millet iradesinin meşalesi yeniden yanıyor.”

Ali Alemdaroğlu – Genç Türkiye Partisi Genel Başkanı

Türkiye’nin demokrasi yolculuğu, bir avuç inançlı insanın millet iradesine duyduğu güvenle şekillendi. O insanların isimleri, bugün hâlâ halkın gönlünde saygıyla anılıyor: Adnan Menderes, Süleyman Demirel, Turgut Özal. Onların açtığı yollar, kurdukları köprüler, yükselttikleri barajlar, sanayileşmeye ve özgürleşmeye adanmış ömürleri, Türk siyasetinin en parlak sayfalarını oluşturdu.

Bugün Genç Türkiye Partisi olarak bizler, o büyük mirasın taşıyıcıları olduğumuzun bilinciyle yola çıktık. Biz, Türkiye’nin Menderes’in demokrasi cesaretine, Demirel’in devlet aklına, Özal’ın reformcu vizyonuna yeniden ihtiyacı olduğuna inanıyoruz. Ancak biz bu mirası nostaljik bir özlemle değil, çağın ihtiyaçlarını gören bir akılla sahipleniyoruz. Çünkü biliyoruz ki tarih, sadece geçmişin değil, geleceğin de pusulasıdır.

Adnan Menderes ve Demokrat Parti: Milletin Sesiyle Doğan Devrim

1946 yılında çok partili hayata geçişle birlikte doğan Demokrat Parti, Türkiye’de bir sessiz devrimin adıdır. Devletin soğuk duvarları arasında unutulan milletin sesi, Menderes’in sıcak yüreğiyle yeniden duyulmuştur. “Yeter! Söz milletindir.” sloganı, sadece bir seçim cümlesi değil; Türkiye’de demokrasinin manifestosu olmuştur.

Menderes, “milletin efendisi değil, hizmetkârı” anlayışını siyasete yerleştiren ilk liderlerden biridir. Kırsal kalkınmayı önceleyen politikaları, tarımın modernleşmesi, köylünün üretimde söz sahibi olması, Anadolu’nun sesi olmuştur. Türkiye, onun döneminde ilk kez yollarla, köprülerle, elektrikle, radyoyla buluşmuştur.

Ama Menderes’in asıl büyüklüğü, kalkınma projelerinden öte, demokratik iradeye duyduğu saygıda gizlidir. O, halkın inancına, değerine, yaşam tarzına saygı duymanın birleştirici bir güç olduğuna inanıyordu. Bu yüzden halk onu yalnızca bir başbakan olarak değil, “milletin adamı” olarak benimsedi.

Bugün Genç Türkiye Partisi olarak biz, o “milletin sesi olma” idealini yeniden hayata geçirmeye kararlıyız. Menderes’in başlattığı o büyük demokratik uyanış, bizim yolumuzu aydınlatan ilk meşaledir.

Süleyman Demirel ve Adalet Partisi: Devlet Aklıyla Demokrasi Arasında Denge

Menderes’in mirası, 1960 darbesiyle susturulmak istendi. Fakat halkın gönlünde filizlenen o irade, kısa sürede yeniden kök saldı. Süleyman Demirel ve Adalet Partisi, bu dirilişin sembolüdür.

Demirel, bir mühendis aklıyla siyaset yapan, “barajlar kralı” olarak bilinen bir kalkınma lideriydi. Onun dönemi, Türkiye’nin ekonomik altyapısının güçlendiği, sanayileşmenin hız kazandığı yıllardır. Ancak Demirel’i büyük yapan yalnızca inşa ettiği fiziki yapılar değil; demokrasiye olan bağlılığı, siyasi diyaloga verdiği önemdir.

Demirel, çatışmanın değil uzlaşının siyasetini temsil etti. Devleti bilen, sistemi anlayan, bürokrasiyi tanıyan bir lider olarak, Türkiye’yi krizlerden diyalogla çıkarmayı başardı. “Tencereyi kaynatan millet, iktidarı da değiştirir.” diyerek demokrasinin özünü tarif etti.

Bugün Genç Türkiye Partisi olarak biz, Demirel’in o devlet tecrübesiyle halk iradesi arasındaki dengeyi kuran siyaset anlayışını kendimize rehber ediniyoruz. Çünkü Türkiye’nin bugün de en çok ihtiyaç duyduğu şey, kutuplaşmanın yerine diyalogu koyan, halkı düşman kamplara değil, ortak hedeflere yönlendiren bir siyaset dilidir.

Turgut Özal ve Anavatan Partisi: Özgüvenin, Reformun, Yeniliğin Sembolü

1980’lerin Türkiye’si, askeri yönetimlerin gölgesinde özgüvenini yitirmiş bir ülkeydi. Tam da o dönemde sahneye çıkan Turgut Özal, Türkiye’ye yeni bir soluk, yeni bir vizyon kazandırdı.

Anavatan Partisi, merkez sağın, liberal ekonominin ve milli kimliğin harmanlandığı bir sentez hareketiydi. Özal, devletin küçülmesi, özel sektörün güçlenmesi, dışa açılma, serbest piyasa ekonomisi ve bireysel özgürlükler alanında devrim niteliğinde adımlar attı.

Fakat Özal’ı farklı kılan yalnızca ekonomi politikaları değildi. O, Türkiye’ye “yapabiliriz” özgüveni kazandırdı. Yıllarca kendi kabuğuna çekilmiş, dünyadan korkar hale gelmiş bir ülkeye, dünyayla rekabet edebileceğini, kendi gücüne inanabileceğini gösterdi.

Bugün Genç Türkiye Partisi olarak biz, Özal’ın o yenilikçi, özgüvenli, reformcu ruhunu çağın teknolojik, dijital ve ekonomik gerçekleriyle buluşturuyoruz. Dijital çağın girişimcilerini, üreticilerini, bilim insanlarını desteklemek; tıpkı Özal gibi Türkiye’ye yeniden “biz başarabiliriz” inancını kazandırmak için buradayız.

Genç Türkiye Partisi: Demokrat Mirasın Çağdaş Yorumu

Biz, Genç Türkiye Partisi olarak bu üç büyük liderin ortak mirasına sahip çıkıyoruz.

• Menderes’in millet iradesine dayanan demokrasi anlayışı,

• Demirel’in devlet aklıyla yoğrulmuş uzlaşmacı siyaseti,

• Özal’ın yenilikçi, özgürlükçü ve reformcu vizyonu,
  bizim için birer tarihsel referans değil; geleceğe yön veren ilkelerdir.

Bugünün Türkiye’sinde halk, yeniden aynı değerlere özlem duymaktadır: adalet, özgürlük, refah, liyakat ve güven. Biz bu özlemi siyasetimizin merkezine koyuyoruz. Çünkü biliyoruz ki milletin sesi susturulamaz, milletin iradesi görmezden gelinemez.

Genç Türkiye Partisi, genç kadrolarıyla, çağdaş politikalarıyla, dijital dönüşümü kavrayan ekonomistleriyle, inançla çalışan Anadolu insanının yüreğinden doğmuş bir harekettir. Biz, geçmişin başarılarını nostaljik bir şekilde anmak için değil; o başarıları geleceğe taşımak için buradayız.

Yeni Dönemin Demokratik Manifestosu

Bizim anlayışımıza göre Türkiye artık eski kavgaların, ideolojik kamplaşmaların değil; birlikte üretmenin, birlikte kalkınmanın zamanı içindedir.

• Devletin vatandaşına güven duyduğu,

• Ekonominin üretim temelli olduğu,

• Gençlerin özgürce düşünebildiği,

• Kadınların karar mekanizmalarında yer aldığı,

• İnancın, düşüncenin ve yaşam tarzının özgürce yaşandığı bir Türkiye,
  bizim idealimizdir.

Bu topraklar, her renkten, her inançtan, her görüşten insanın “aynı sofrada oturabildiği” bir ülke olmayı hak ediyor. Menderes’in demokrasi inancı, Demirel’in sabrı, Özal’ın yenilikçiliği — işte biz, bu üçlüyü yeniden birleştirerek “Yeni Türkiye’nin merkezini” inşa ediyoruz.

Ekonomide Yeni Hamle, Siyasette Yeni Dil

Ekonomide hedefimiz; üretim, girişim ve dijital kalkınmadır.

• Tarımda teknoloji,

• Sanayide sürdürülebilirlik,

• Gençlikte girişimcilik,
  bizim üç temel önceliğimizdir.

Siyasette ise “biz ve onlar” dilini reddediyoruz. Türkiye’nin ihtiyacı olan şey, çatışma değil uzlaşı, ötekileştirme değil dayanışmadır. Genç Türkiye Partisi olarak bu yeni dili, geçmişin bilgelik mirasıyla yoğurarak kuruyoruz.

Bir Çağrıdır Bu: Menderes’in Cesaretiyle, Demirel’in Aklıyla, Özal’ın Vizyonuyla Yürüyoruz

Bugün Genç Türkiye Partisi, geçmişten aldığı ilhamla geleceği inşa eden bir hareketin adıdır.
Biz,

• Milletin iradesine sahip çıkan Demokratların,

• Kalkınmayı halkın refahına dönüştüren Adalet Partililerin,

• Reformu cesaretle savunan Anavatanlıların
  tarihsel yürüyüşünü sürdürüyoruz.

Ama biz bu yürüyüşü yeniden başlatıyoruz. Çünkü yeni bir çağın içindeyiz: dijital çağ, bilgi çağı, değişim çağı. Bu çağın dili teknoloji, yöntemi bilim, rehberi millettir.

Türkiye, artık geçmişin hatalarına değil, geçmişin başarılarına bakmalıdır. Biz o başarıların izindeyiz. Menderes’in açtığı yolda, Demirel’in köprüleriyle, Özal’ın vizyonuyla; Genç Türkiye’nin büyük yürüyüşünü başlatıyoruz.

Son Söz: Geleceği Taşıyan Eller Gençtir

Bu ülkenin geleceğini, geçmişine saygı duyan ama onunla sınırlı kalmayan gençler kuracak. Genç Türkiye Partisi’nin en büyük gücü, adındaki “genç” kelimesinde gizlidir: Yeniliğe açık, aklın ve vicdanın rehberliğinde, köklerinden beslenen ama gökyüzüne bakan bir anlayış.

Bizim davamız, bir parti davası değil; milletin yeniden ayağa kalkma davasıdır.

“Yeter! Söz milletindir.” diyen Menderes’in sesi,
“Yollar yürümekle aşınmaz.” diyen Demirel’in kararlılığı,
“Türkiye çağ atlayacak.” diyen Özal’ın vizyonu,
bugün Genç Türkiye Partisi’nde yeniden yankılanmaktadır.

Ve biz diyoruz ki:

“Yeter! Gelecek milletindir.”