Başkan Altuğ; “Ekonomideki durgunluk, sanayide de kendini belirgin şekilde hissettiriyor”
28.11.2024
Kişi Okumuş
0 Yorum
Başkan Altuğ; “Ekonomideki durgunluk, sanayide de kendini belirgin şekilde hissettiriyor”
“Şehrimizi hak ettiği güzel imajına kavuşturabiliriz”
Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası Kasım Ayı Olağan Meclis Toplantısı Meclis Başkanı Erdem ERCAN Başkanlığında Yönetim Kurulu Başkanı A. Akgün ALTUĞ, Yönetim Kurulu Üyeleri ve Meclis Üyelerinin katılımıyla Erol Öztürk Hacıeyüpoğlu Meclis Toplantı Salonu’nda gerçekleştirildi.
Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Meclis Başkanı Erdem ERCAN şunları dile getirdi: “Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK başta olmak gelecek nesilleri özveriyle yetiştiren kıymetli öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Gününü Meclisimiz adına bir kez daha kutluyorum. Cumhuriyeti’mizin kurucusu, Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü aramızdan ayrılışının 86. yıl yılında bir kez daha rahmet, minnet, şükranla anıyorum.” dedi.
Yoklama ve gündem maddelerinin oylanmasının ardından 1226 no’lu Meclis oturumuna ait tutanak görüşülerek oy birliği ile kabul edildi. Ekim ayı Kat’i Mizan ve ekleri ile Bütçe İzleme Raporu, Hesapları İnceleme Komisyon Başkanı Tuncay CEBECİ’NİN sunumunun ardından oylanarak meclis üyeleri tarafından tasdik edildi.
Toplantıda Yönetim Kurulu’nun aylık faaliyetleri ile ilgili ilgili bilgi veren SATSO Yönetim Kurulu Başkanı A. Akgün ALTUĞ, şunları dile getirdi; “
Genel Değerlendirme
2024 yılının 11 ayını geride bırakırken hem ülkemizde hem de dünyada yaşanan zorlu süreç devam ediyor. Küresel ekonomideki belirsizlikler, jeopolitik gerilimler ve ülkemizdeki dinamik gelişmelerin etkisiyle şekillenen bir yılı tamamlıyoruz. Yıl boyunca yaşanan pek çok önemli olay, ekonomi başta olmak üzere hayatın birçok alanını derinden etkiledi.
EYT düzenlemesiyle tetiklenip zirveye ulaşan nitelikli ve niteliksiz iş gücü teminindeki zorluklar, işletmelerimizin karşılaştığı en büyük sorunlardan biri. Bu tablo, kapasite kullanım oranlarını düşürmüş, kişi başına düşen verimliliği ise ülke genelinde belirgin şekilde azaltmıştır. Artan finansal sıkıntılar, iş davaları, haksız haciz uygulamaları ve zorunlu istihdam politikaları firmalarımızı yıpratıyor. Özellikle emek yoğun sektörlerde, rekabet gücü her geçen gün daha fazla geriliyor. Enflasyon kaynaklı iç maliyet artışlarının, döviz kuru artışlarını ikiye katlaması da bu durumu daha karmaşık hale getiriyor.
Bir zamanlar dalgalı kurdan yakınırken, bugün “dalgasız durağan düşük kur” realitesiyle karşı karşıyayız. Eğer kur, faiz politikalarının baskısı altında enflasyon oranında artmıyorsa, ihracatçı firmalarımızın getirdiği döviz gelirlerine yönelik yeni bir mekanizma, bir destek uygulaması şarttır. Yani ihracat gelirlerinde, enflasyon ve kur farkı arasındaki makas kapatılmalı ya da bu farktan doğan kayıp, kur düzenlemeleriyle telafi edilmelidir.
Diğer taraftan yeni yatırımları hayata geçirebilmek, mevcut pazarlarımızı korumak, istihdam kapasitemizi artırmak ve ticaret hacmimizi büyütmek için işletmelerimizin uygun finansman olanaklarına erişimi büyük önem taşıyor. Özellikle ekonomimizin yapı taşlarını oluşturan KOBİ’lerimiz için daha kapsayıcı, iş gücü piyasasının dengelerini gözeten ve ihtiyaçlara göre iyi analiz edilmiş, seçici kredi modellerine ihtiyaç duyuyoruz.
Özellikle kamu bankalarının yüksek faiz oranları nedeniyle finansmana erişimde yaşanan sıkıntıları hafifletmek üzere farklı ürünlerle devreye girmesini bekliyoruz. Ayrıca, iç piyasayı canlandırmak için “can suyu” niteliğinde yeni teşvik ve destek paketinin hızla devreye alınması gerekli. Hükümetimizin finansmana erişim sorunlarının çözülmesi, ticaretin hareketlenmesi ve istihdamın artırılması için atacağı her adımı destekliyoruz. Türkiye’nin güçlü üretim altyapısı ve dinamik iş gücüyle enflasyonla mücadele sürecini başarıyla atlatacağına inanıyorum. Elbette destek şart! Bu süreçte, enflasyonla mücadeleden ödün vermeden, istihdamı destekleyen ve büyümeyi teşvik eden politikalarla ilerlememiz gerekiyor. Büyük emek ve özveriyle kurulmuş şirketlerimizin, nakit akışı sorunları nedeniyle kapanma riskiyle karşı karşıya kalmasını kabul edemeyiz. İşletmelerimizin ayakta kalmasını sağlamalıyız. Zira yıllar içinde edinilmiş, emek verilmiş tüm kazançların ve değerlerin bu süreçte korunması çok önemli.
Sanayi Üretim Endeksi
Ekonomideki durgunluk, sanayide de kendini belirgin şekilde hissettiriyor. Eylül ayında sanayi üretim endeksi, yıllık bazda %2,4 oranında düşerken, aylık bazda ise %1,6’lık bir artış kaydedildi. Ancak, yıllık değişimlere baktığımızda, enerji sektörü ve düşük teknolojili ürünler sektörü dışındaki tüm alanlarda gerileme yaşandığını gözlemliyoruz. Bu veri, sanayi üretiminin üst üste dört aydır düşüş trendinde olduğunu ortaya koyuyor. Alt sektörler incelendiğinde, özellikle sermaye mallarında %6,3 ve yüksek teknoloji ürünlerinde %21 oranındaki yıllık gerilemeler dikkat çekiyor. Bu kalemler, katma değerli üretimin ve geleceğe yönelik büyüme yatırımlarının temel taşlarıdır. Bu nedenle, sermaye malları ve yüksek teknoloji ürünlerindeki daralmalar, gelecek ekonomik potansiyel açısından endişe verici bir tablo çizmektedir.
Bizim gibi bir ekonomide, imalat sanayii üretimin kalbini oluşturur ve bu alanlardaki gerilemeler büyüme dinamiklerini zayıflatır. Çünkü imalat sanayii, tarım ve madencilikle birlikte doğrudan katma değer yaratan temel sektörlerden biridir. Hizmet sektörü ise bu üretken sektörlerde oluşturulan katma değeri ekonomiye yeniden dağıtarak dengeleyici bir rol oynar. Diğer taraftan baktığımızda; ticaret bakanlığının Ekim ayı verilerine göre ülke genelinde birikimli tüketim malı ithalatı ilk kez yatırım malı ithalatını geçti.
Yatırım malı ithalatı ise yüzde 1,2 daralırken Ocak-Eylül döneminde tüketim malı ithalatı yüzde 13,5 artış gösteriyor. Yani tüketim artmaya devam ederken üretim geriliyor. Enflasyonla mücadele çerçevesinde bunun tam tersi olmalıydı. Bu dengesizlikte, iç piyasadaki pahalılık nedeniyle tüketicilerin daha uygun fiyatlı ithal ürünlere yönelmesi önemli bir etken.
Önümüzdeki Yıl Daha Zorlu
Bu veriler çerçevesinde önümüzdeki yılın daha zorlu geçeceği öngörülüyor. Ekonomik koşullar ve alınan tedbirlerin etkisiyle üretimdeki bu daralmanın devam edebileceği değerlendiriliyor. Bu nedenle, firmalarımızın değişen piyasa şartlarına uyum sağlaması için şimdiden gerekli hazırlıkları yapmaları büyük önem taşıyor. Özellikle, yüksek katma değerli üretim hedefiyle daha güçlü AR-GE desteklerine erişim sağlanmalıdır. Teknolojik yatırımların ve yenilikçi projelerin yaygınlaşması adına vergi teşviklerinin genişletilmesi ve hibe imkanlarının artırılması gerekli.
Ayrıca, enerji verimliliğini artıracak projelere öncelik verilmesi ve enerji teşviklerinin daha etkin hale getirilmesi, üreticinin rekabet gücünü koruması ve güçlendirmesi açısından önemli. Özellikle yeşil dönüşüm sürecine çok iyi hazırlanmalıyız. Bu konuda süre de gitgide daralıyor.
2054 Vizyonu
Avrupa yeşil mutabakatına uyum için, çevre dostu üretim teknolojilerine geçişte destek programları önemli. Karbon ayak izini azaltan teknolojilere yapılan yatırımlarda iş dünyasının ek teşvik beklentisi var. Biliyoruz ki; “ekonomik büyüme, yalnızca bugünkü zorlukları aşmakla değil, aynı zamanda yarının fırsatlarını yaratma cesaretini göstermekle mümkündür”. Bu anlamda ilimizi geleceğe hazırlayan 2054 projeksiyonu kapsamında bir dizi çalışmamız var. Organize tarım bölgeleri, yeni organize sanayi bölgeleri, lojistik bölgeleri, ticaret bölgeleri, küçük sanayi sitelerini kapsayan birçok projemizi paydaşlarımıza sunduk. Bunları hayata geçirmek için çalışmalarımız devam ediyor.
Dış Ticaret Verileri
TİM tarafından açıklanan ihracat verilerine göre ilimiz ekim ayında geçtiğimiz yılın aynı ayına göre yüzde 24, eylül ayına oranla ise yüzde 9’luk artışla 654.6 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Bu ihracat tarihimizin en yüksek ekim ayı ihracatı oldu.10 aylık kümülatif ihracatımıza baktığımızda da geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre %13.7’lik artışla 5.3 milyar dolar olarak gerçekleştirdik. Bu rakam Sakarya’nın en yüksek Ocak- Ekim dönemi ihracatı olurken geçtiğimiz yılın aynı ayına oranla da ihracatını en çok artıran ikinci il olduk. Buna ilave olarak Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) tarafından açıklanan verilere göre ilimizde ihracatın ithalatı karşılama oranı yılın ilk 9 ayında %151 olarak gerçekleşti. Ayrıca yılın ilk 9 ayında 1.6 milyar doların üzerinde dış ticaret fazlası verdik.
İhraç Edilen Gıdalardaki Zararlı Maddeler
Avrupa Birliği Komisyonu, gıdada ve yemde yapılan sınır ve market kontrolleri sonucu ortaya çıkan uygunsuzlukları bir portal üzerinden yayımlıyor. Burada Türkiye’nin tarım ve gıda güvenliğiyle ilgili bir sorun sarmalının içinde olduğunu görüyoruz. Türkiye’den giden ürünlerde, pestisit aflotoksin gibi sağlığa zararlı, uygunsuz, kanserojen etki barındıran maddeler olması sebebiyle gümrüklerden geri çevrildiğini hepimiz zaman zaman basından okuyoruz. Bunların uygunsuzluğu nedeniyle geri çevrilmesi bir sorunken imha edilmesi gereken ürünlerin iç piyasaya sürülüyor olma ihtimali ayrıca sıkıntılı bir konu.
Biz dünyaya sattığımız ürünlerin kalitesiyle markalaşmak isterken özellikle titizlik gerektiren gıda konusunda böyle bir imajın oluşması gerçekten can sıkıcı. Bu tür uygunsuzluklarda Hindistan gibi, Mısır gibi ülkelerle anılmak da üzücü. İç piyasada zaten taklit ve tağşiş gibi konularda gıda güvenliği sorunu yaşarken dünyada da böyle anılmak istemiyoruz. Gıda güvenliği konusunda sorumluluk ve ciddiyetle hareket edilmeli. Denetim gerekiyorsa denetim, ceza gerekiyorsa ceza kesinlikle uygulanmalıdır. SATSO ilimizdeki bu konularda bize iletildiği takdirde disiplin kurulunu harekete geçiriyor. Ancak denetim ve ceza yetkisi bizde değil.
Şehrin Algısını Pozitif Yönlü Değiştirmeliyiz
Şehrimizin son günlerde cinayet, kadına yönelik şiddet, tribün terörü olaylarıyla gündeme gelmesi hepimizi üzüyor. Böylesi üzücü olayların, bir arada yaşama kültürümüze ve toplumsal huzurumuza gölge düşürmesine izin vermemeliyiz. Bizler, insan onurunu her şeyin üzerinde tutan bir toplumuz.
Sevgi, saygı ve dayanışma gibi kadim değerlerimizi yeniden hatırlamaya ve güçlendirmeye ihtiyaç duyuyoruz. Kültürel yozlaşmanın önüne geçmek, toplumsal değerlerimizi yeniden yaşatmak ve geleceğimize sahip çıkmak için hep birlikte harekete geçmeliyiz. Şiddetin her türlüsüne karşı durarak, duyarlılığımızı artırmalı ve bu şehirde daha güvenli, daha huzurlu bir ortam oluşturmalıyız. Her bireyin bir diğerine karşı sorumluluğu olduğunu unutmadan, daha güçlü bir dayanışma ile şehrimizi hak ettiği güzel imajına kavuşturabiliriz. Bu sadece kurumların değil bireysel olarak her birimizin sorumluluk hissedeceği önemli bir konudur.
Yarının Köyleri Projesi
SATSO olarak Trendyol ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) iş birliğinde yürütülen yarının köyleri projesinin Sakarya’daki yerel paydaşlığını yürütüyoruz. İmzaladığımız protokol kapsamında taraklı ilçemizde odamızın sahibi olduğu tarihi fenerli konak aslına ve tarihine uygun şekilde restore edilerek “dijital bir merkez” haline getirildi. İçerisi teknolojik imkanlarla donatıldı. İlimiz Adana ve İzmir’in ardından projenin yürütüldüğü 3. İl oldu. Geçtiğimiz hafta, proje kapsamındaki ilk eğitim gerçekleştirildi. Dijital merkezdeki çalışmalar ve eğitimler, daha kapsamlı ve sürekli bir şekilde devam edecek.
SATSO Hatıra Ormanı
Bilindiği gibi geçtiğimiz yıl yeni şehir hastanesi Korucuk mevkiinde kurduğumuz SATSO hatıra ormanına 10 bin ağaç dikimi tamamlandı.
Girişimci Hızlandırma Programı Ödül Töreni
Geçtiğimiz aylarda Sakarya Üniversitesi teknokent iş birliği ile, yenilikçi iş fikirlerini desteklemek ve bölgedeki girişimcilik ekosistemini güçlendirmek amacıyla başlattığımız “girişimci hızlandırma programında” başvurular tamamlandı. 94 başvuru aldık. Yapılan değerlendirmeler sonucunda 14 girişimci finale kalmaya hak kazandı. Finale kalanlar arasından ilk 3 girişimci adayına ödül vereceğiz. Ve sonrasında yatırımcı kuruluşlarla eşleştireceğiz. 4 aralıkta SAÜ’de ödül törenini gerçekleştireceğiz.
YORUMLAR
BENZER İÇERİKLER
FACEBOOKTA BİZ