15 Temmuz Darbe Girişimini Nasıl Değerlendiriyorsunuz. ?
02 Eylül 2016 - 0 views kez okunmuş

15 Temmuz Darbe Girişimini Nasıl Değerlendiriyorsunuz. ?
Ulaşım İş Sendikası Örgütlenmeden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Cihad KORAY”Ben 15 Temmuzu ülkemizde iç savaş çıkarıp sonrasında işgal edilmesine yönelik bir kalkışma olarak görenlerdenim. Bu girişim başta Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızın Muhalefet partilerinin liderlerinin ve TSK’ nın yurt sever subayları ve halkımızın onurlu duruşu ile başarısızlık ile sonuçlanmıştır.
Bu hain kalkışma ile bağı olan kişilerin sayıları, isimleri ve pozisyonlarına baktıkça nasıl bir belanın kenarından döndüğümüzü daha iyi anlıyoruz. Bir kez daha ülkemize ve halkımıza geçmiş olsun diyorum..
Bu günlere nasıl gelindiğini, bu heriflerin devletin en önemli kurumlarında etkili pozisyonlarına nasıl geldiklerini/getirildiklerini sorgulamanın şimdilerde faydası yok. Biz demiştik, demenin de manası yoktur. Önemli olan onlarca yıldır bu hususta yapılan uyarılara gözlerini ve kulaklarını kapatanların duydukları pişmanlık ile birlikte gerekli dersleri almaları ve sürdürdükleri gaflet ve delalet uykusundan ihanet aşamasına gelmeden tehlikenin farkına varıp uyanmış olmalarıdır.
15 Temmuz gecesi her darbe sonucu “Bizim çocuklar yine başardı “ deme keyfini yaşayanlar bu sefer mutlu olamadılar Viskilerini keyiften kaldıramadılar. Şu anki görüntü böyle ama unutulmamalıdır ki, her darbenin senaryosu başarılı olsun diye yazılmaz. Bazıları bilerek başarısızlık üzerine kurgulanır. Bunu da göz ardı etmemek gerekir.
15 Temmuz bir sonuçtur. Atatürk’ün milletimize emanet ettiği TBMM’yi bombalayan bu şeref yoksunlarına layık olduğu cezalar elbette verilecektir. Ama önemli olan 15 Temmuz’u hazırlayan süreçte yapılan hataları iyi analiz edip bir daha bunları yaşanmasına engel olacak Devlet nizamını kurmaktır. Benim cemaatim/Tarikatım iyidir anlayışı ile devam edilirse bir süre sonra yine benzer kalkışmaların yaşanması kaçınılmazdır.
Ancak bu operasyonlar sadece FETÖ’ cüler ile sınırlı kalmamalı. Devletin kurumlarına sızmış, siyasallaşmış, büyük ekonomik gücü kavuşmuş dış güçler ile bağlantısı olan/olmayan tüm cemaat ve tarikatları da kapsamalıdır. Bunlarda tıpkı FETO cular gibi gelmiş-geçmiş ve şimdiki siyasi iradenin desteği ile büyümüşler, zenginleşmişlerdir. Ülkeyi örümcek ağı gibi sarmış toplumu din ve mezhep ekseni üzerinden kutuplaştıran tarikat ve cemaatlerin tamamının kökü kazınmalıdır. Allah ile kul arasına girmiş kendilerine kanaat önderi sıfatını takan çoğu ilkokul mezunu bile olmayan, toplumun cahilliğini kullanan din istismarcısı bu canlı putların gerçek yüzlerini, yaşadıkları lüksü ve zenginlik bohem hayat halka gösterilmeli, onlarında kökleri kurutulmalı mal varlıklarına el konulmalıdır.
AK Parti 14 yılı aşkın iktidar döneminde birçok yönden eleştirilmeye açık yanları olsa da ülkeye kalıcı eserlerde kazandırmıştır. Ama bence Türk Milletine ve Devletine yapacakları en büyük hizmet 50 yılı aşkın süreçte kirlenen devletin kurumlarını temizlemek olacaktır. Bu onur ve şeref AK Parti iktidarına nasip olmuştur. Tarihe geçecek bu fırsat iyi değerlendirilmelidir. Cumhuriyetin temel niteliklerine bağlı Çağdaş, Demokrat, Sosyal, Laik, Hukuk devletini yeniden inşa etmek AK Parti iktidarının ülkemize ve halkımıza yapacağı en büyük hizmet olacaktır. Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere İstanbul AK Parti Milletvekili sayın Metin KÜLÜNK’ün açıklamaları ve çabaları bende bu yönde umut yaratmaktadır.
15 TEMMUZ SONRASI ÇEŞİTLİ KAMU KURUMLARDAN 80 BİNİN ÜZERİNDE KAMU ÇALIŞANI FETÖ/ PDY İLE BAĞLANTILI OLDUĞU GEREKÇESİYLE GÖREVDEN ALINDI TÜVASAŞ DA GÖREVLERİNDEN UZAKLAŞTIRILANLAR OLDUĞUNU BASIN YOLUYLA ÖĞRENDİK BU KONUDAKİ DEĞERLENDİRMELERİNİZ NELERDİR.?
TÜVASAŞ da benzer görevden uzaklaştırmalar oldu. Beklentimiz görevden uzaklaştırılmalar ve gözaltına alınmalarında darbe dönemlerinde görülen ve darbecilere has uygulamalardan kaçınılması yönündedir. Soruşturmalar Hukukun üstünlüğünden sapılmadan, insanların masumiyet karinesi göz ardı edilmeden, geçmişte olduğu gibi “kurunun yanında, yaş da yakılmadan” sürdürülmesidir. Hiç kimse sübjektif sebeplerden ötürü pozitif suçlu olarak görülmemeli, görevlerinden uzaklaştırılmamalıdır. Devletimize yakışan yöntem ve usul budur.
Ancak ne yazık ki özellikle TÜVASAŞ’ da yapılan görevden alınmalara baktığımızda yukarıda bahsettiğim hususlara hassasiyet içinde yaklaşılmadığını görüyoruz. FETÖ/PDY örgütü ile bağlantısı olanları devlete bildirmemiz nasıl vatandaşlık görevi ise , mağduriete sebep olacak tavırları da dile getirmek hem sendikacı olarak hem de insan olarak vicdani görevimizdir.
Görevlerinden uzaklaştırılan arkadaşlarımıza bu husus ile ilgi kendilerine verilen yazıda sadece “Fetö/pdy örgütü ile temasınız belirlendiğinden 667 sayılı KHK gereği görevinizden uzaklaştırılmış bulunmaktasınız.” Yazmaktadır. Temasın şekli, ölçüsü gibi bir kriterlerden bahsedilmemiştir. KPSS de soruları sızdıranlar, makamını bu örgütün çıkarları ve istekleri yönünde kullananlar ile TÜVASAŞ da görevden uzaklaştırılan arkadaşlar aynı sepetin içine atılmış durumdalar. Hükümetimizden bu yönde adımlar atılmasını bekliyoruz.
15 Temmuz gecesi önce Başbakanımızın ve sonrasında Cumhurbaşkanımızın çağrısı üzerine abdest alıp ben şehit olmaya gidiyorum diyen delikanlının babası şu an görevden uzaklaştırılmış kişiler arasındadır. Altı ibadet, ortası ticaret, üstü ihanet olarak tanımlanan bu yapılanma ile bağı olduğu gerekçesiyle TÜVASAŞ’da yapılan görevden alınmalar hakkaniyet ölçüleri karşısında tartışmaya çok açıktır.
Bu süreçte bazı vicdan yoksunu haysiyet düşmanları türemiştir. Hayal ettikleri pozisiyonlara gelebilme fırsatına dönüştürme çabalarına içine girmişlerdir. Bazıları da kişisel ve ideolojik yaklaşımlar içerisinde rövanşizt tavırlar sergilemektedirler. Bazıları işe daha ileriye götürmüş makam sahiplerini bile valiliğe FETO cu oldukları yönünde tehdit etmektedir. İş barışı her geçen gün daha fazla bozulmaktadır. Her kes birbirinden çekinir hale gelmektedir. Eğer diğer kurumlarda da hal böyle ise Devletimizi yönetenler yapılan uygulamaları tekrar gözden geçirmelidir.
DEMİRYOL- İŞ SENDİKASI SAKARYA ŞUBE BAŞKANI CEMAL YAMAN DÜNKÜ GAZETELERDE MİLLİ TREN İLE ALAKALI AÇIKLAMALARDA BULUNDU VE PROJENİN SEKTEYE UĞRADIĞINI İFADE ETTİ. BUNA SEBEP OLARAKDA TÜVASAŞ YÖNETİMDEKİ BOŞLUĞU İŞARET ETTİ. SİZİN BU HUSUSDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZ NELELERDİR.?
Cemal Başkanın milli tren projesi ile ilgili söylediklerine bende katılıyorum. Bu projeyi işi takip eden ve lokomotif görevini üstlenen AR-GE Dairesidir. Şu an bu dairenin başındaki arkadaş görevinden uzaklaştırılan kişiler arasındadır.
Buna ilave olarak eğer Alüminyum gövdeli araçların üretimine geçemezsek bu işi EURotem Firması alırsa ve TÜVASAŞ ın işletme sahası içine fabrikasını da kurarsa bu TÜVASAŞ ın geleceği açısından iyi olmayacaktır. Cemal bey bu durumu Yönetim boşluğuna dayandırarak kibarlık yapmış. Bence durum daha vahim. Yönetim yok ki, boşluğu oluşsun.
İki yılı aşkın koca şirketin başına bir genel müdür, üç yılı aşkın boş olan genel müdür yardımcısı görevine atama yapılmadı. Birde üzerine bu olaylar çıktı. Herkes gibi şu an üst yönetimi oluşturan kişiler de tedirginlik içinde. Her gün haklarında söylentiler çıkıyor. Rahat çalışamıyorlar. Geçtiğimiz gün bir internet gazetesinde görevden alınmalar ile ilgili haberin altına yapılan yorum aynen şöyledi. “perşembeyi Cumaya bağlayan gecenin Hikmetiyle Aba altından sopa gösterenlere de sıra gelecek” Bu yorumda bazı isimler gizlenerek vurgulanmış. Bu ve benzeri haberleri ve yorumları okuyan, her gün işe gelirken ve mesai içinde görevden uzaklaştırılma kaygısı yaşayan insanlardan ne adam gibi yöneticilik yapmasını bekleyebilirsiniz nede doğru dürüst görev yapmasını. Kendilerini makamlarında tehdit ve gıyaplarında hakaret edenlere dahi otorite kullanmaktan imtina eder hale geldiler. Bir an önce kamu çalışanların üzerinden bu baskı kaldırılmalı TÜVASAŞ üst yönetimindeki eksiklikler giderilmelidir.
YORUMLAR