41. İstanbul Maratonu Kayıtları Başlıyor!

08.06.2019

Kişi Okumuş

0 Yorum

41. İstanbul Maratonu Kayıtları Başlıyor!

İstanbul Maratonu 41. kez kıtaları birleştirmeye hazırlanıyor. 3 Kasım Pazar günü koşulacak maraton için kayıtlar 10 Haziran Pazartesi günü başlıyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki Spor İstanbul tarafından düzenlenen İstanbul Maratonu 3 Kasım Pazar günü 41. kez koşulacak. Dünyada iki kıta arasında koşulan tek maraton olma özelliği taşıyan bu koşuda yerini almak isteyenler için kayıtlar 10 Haziran Pazartesi günü başlıyor.

3 kategoride koşulacak

Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF) tarafından Altın Kategoride gösterilen dünyanın sayılı maratonlarından biri olan İstanbul Maratonu bu yıl 42 km (maraton), 15 km ve Halk Koşusu olmak üzere üç kategoride gerçekleştirilecek.

Erken kayıt avantajları 31 Temmuz’a kadar devam edecek

42 km ve 15 km çipli koşularına katılmak isteyen sporcular www.maraton.istanbul web adresi üzerinden 10 Haziran Pazartesi gününden itibaren online kayıt yaptırabilecekler. Erken kayıt avantajlarından yararlanmak isteyenler için kayıt ücreti 31 Temmuz’a kadar 50 TL olacak. Erken kayıt avantajları sonrasında da koşucular 1 Ağustos ile 31 Ağustos tarihleri arasında 75 TL ödeyerek, 1 Eylül ile 30 Eylül tarihleri arasında ise 100 TL ödeyerek kayıt yaptırabilecekler.

Binlerce koşucu bu maratonda!

Geçtiğimiz yıl 40.sı düzenlenen İstanbul Maratonu’nda 100 ülkeden yaklaşık 30 bin çipli koşucu yarışırken, yüz binlerce İstanbullu da Halk Koşusuna katılarak bu deneyime ortak olmuştu.

Bilgi için:              

Spor İstanbul Basın Müşavirliği / 0549 806 58 28 / basin@spor.istanbul

TARİHÇE

Tercüman Gazetesi tarafından 1973 yılında gündeme getirilen Asya’dan Avrupa’ya koşma fikri, 1979 yılında bir grup Alman turistin girişimiyle gerçekleşebildi. 1 Nisan’da yapılan ilk maratonu görenler, bunun iyi bir ‘şaka’ olduğunu düşünmüşlerdi. Yıldan yıla gelişen İstanbul Maratonu’nun zirveye taşınması ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin organizasyonlarıyla sağlandı.

Asya-Avrupa Koşusu olarak başlayan maratonun adı daha sonra ki yıllarda Avrasya Maratonu olarak değiştirildi. 2013 yılında ise, Avrasya Maratonu’nun adı, dünyanın tüm maratonlarında olduğu gibi, şehrin tanıtımı ve adını ön plana çıkarmak amacı ile İstanbul Maratonu olarak değiştirildi.

İstanbul Maratonu için heyecanlı bir geri sayım başladı. Bu dev organizasyonun doğuşu, gelişimi ve bugüne ulaşması zorlu bir süreci gerektirdi. Yüz bini aşkın sporseverin iki kıtayı dostluk ve centilmenlik duygusuyla birleştirmesi İstanbul Maratonu’nu dünyanın en ilgi çekici maratonu haline getirdi. Bu yaşına kadar karşılaştığı engelleri aşarak gündemdeki yerini korudu. Ve nihayet İstanbul Maratonu, yıllar ile birlikte Türk sporu ve İstanbullular için vazgeçilmez bir şölen havasına kavuştu.

Nasıl Başladı?

1973 yılında Tercüman Gazetesi tarafından İstanbul Boğaziçi Köprüsü’nden maraton koşulması fikri ortaya atıldı. İlk başta kamuoyuna sıcak gelen öneri maalesef 1979’a kadar sadece düşüncede kaldı. O yıl İstanbul’u ziyaret eden bir grup Alman amatör atletizm severin konuyu gündeme getirmesiyle, İstanbul Valiliği, Atletizm Federasyonu ve Karayolları Genel Müdürlüğü bir çalışma içerisine girdi. Hazırlık aşamasından sonra nihayet böyle bir etkinliğin düzenlenebileceğine karar verildi. 1979 yılında büyük zorluklar ile yola çıkılarak start alan o dönemki ismiyle “Asya-Avrupa Koşusu” bir avuç insanın katılımı ve atletizme gönül verenlerin gayretleri ile gerçekleşebildi. İstanbul halkı o sıralarda yeni hizmete açılmış olan Boğaziçi Köprüsü’nde yolun yarısının kapatılarak insanların köprüde koştuğunu görünce bunun 1 Nisan şakası olduğunu zannetmişlerdi.

4 Fedakar İsim

İlk maraton, tertip komitesi üyeleri Selahattin Yıldız, eski atlet ve Atletizm Federasyonu Başkanı Ali Ergenç, Ziya İğdebeli ile Osman Kazancıoğlu’nun çabalarıyla koşulabildi. Düşük bir bütçe ve büyük zorluklarla karşılaşan organizasyon ekibinin imdadına, Almanya’dan 60 gönüllü yetişti. Simtel ve Hisarbank gibi kuruluşların desteğiyle mali sorunlar aşıldı. Diğer bir sorun ise Karayolları’nın binlerce insanın tempolu bir şekilde Boğaziçi Köprüsü’nde koşmasının, güvenliği tehlikeye sokacağı endişesiydi. Tüm planlamalar yapıldıktan sonra gerekli önlemlerin de alınmasıyla 1 Nisan 1979’da “dünyanın tek kıtalararası maratonu” unvanıyla Asya-Avrupa Koşusu start aldı. 10, 20 ve 42 kilometrelik üç bölümden oluşan yarışların yanı sıra 15 kilometrelik bir yürüyüş etabı daha eklendi.

Yarışın sembolü olan ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından da benimsenen turuncu-lacivert renklerin seçiminde 60 kişilik misafir Alman takımının formalarından esinlenilmiştir. Büyük yankı uyandıran ilk yarışın ardından Gençlik Spor Müdürlüğü, Beden Terbiyesi ve Atletizm Federasyonu, yarışın geleneksel bir boyut kazanması için çabalarını sürdürdüler. Ancak oldukça yüksek bir tempo gerektiren maraton süreci ekonomik ve sosyal zorluklar yaşanmasına neden olabiliyordu.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Damgası

Artan problemler nedeniyle, Asya-Avrupa Koşusu’nun isim babalığını yapan Selahattin Yıldız ile dönemin Atletizm Federasyonu Başkanı Ali Ergenç, koşunun gerçek amacına ulaşmasını sağlamak amacıyla, organizatörlüğü İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne hibe etme karırını aldılar. Eleştiri ve uzun tartışmalar sonunda Büyükşehir Belediyesi’nin himayesine geçen Asya-Avrupa Koşusu 1982’den sonra yeni bir hüviyet kazandı. “Kıtalararası Avrasya Maratonu” olarak yeniden isimlendirilen koşu, belediyenin katkıları ile daha renkli hale gelirken, geniş kitlelerin de ilgisini çekmeye başladı. İlerleyen yıllarda ise tam anlamıyla dev bir organizasyona dönüştü.

Recep Tayyip Erdoğan’la Zirveye Çıktı

Avrasya Maratonu, Büyükşehir Belediye başkanlığı görevini üstlenen Recep Tayip Erdoğan döneminde uluslararası yerli ve yabancı isimler maratona katıldı, kategoriler ve ödüller arttırıldı. IAAF, AIMS gibi dünya atletizmini yöneten kuruluşlarından tebrik ve destek alınmaya başlandı. Bu yıllarda maratonun sportif yönünü güçlendirme hedefi doğrultusunda ilk defa dünya çapındaki yıldız atletler maratona davet edildi. Ayrıca halkın katılımını arttırmak için geniş tanıtım ve bilgilendirme kampanyası yürütülerek amacına ulaştırıldı. Avrasya Maratonu, ikinci büyük ivmesini ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile kazandı. İstanbul’da yapılan diğer uluslararası etkinliklerden kazanılan tecrübeler iki kıta arasındaki bu önemli yarışa da yansıdı.

BeslenmeSakatlıklarNasıl Hazırlanmalı?İstatistiklerGizlilik Politikası

GİRİŞ YAP

1999 yılına gelindiğinde, Türkiye’yi derinden sarsan 17 Ağustos depremi nedeniyle maratonun koşulup koşulmayacağı tartışılır hale geldi. Toplum olarak yaşanan üzüntünün yanı sıra güzergâhın geçtiği Boğaziçi Köprüsü’nden aynı anda binlerce inanın koşması bir risk meydana getirebilirdi. Ancak İstanbul Valiliği başkanlığındaki koordinasyon kurulu, organizasyonun yapılmasının Türkiye’nin yaşadığı sıkıntılı dönemi atlatmasında yararlı olacağına karar verdi. Köprü üzerindeki riske karşılık ise katılımcı sayısı 75 bin kişiyle sınırlandırıldı. 75 bin kişinin yer aldığı 1999 Avrasya Maratonu’nda elde edilen gelirler de depremzedelere bağışlandı. Bu karar, bir spor şöleninin, toplumdaki yardımlaşma duygusunu ortaya çıkarması nedeniyle diğer ülkeler tarafından örnek alındı. Depremden etkilenen birçok aile bu yardımlar sayesinde sorunlarının bir kısmını çözme imkânını buldu.

2000 Yılında Avrasya Maratonu Ekranlarda

İSTANBUL

Roma, Bizans ve Osmanlı gibi üç büyük imparatorluğa başkentlik yapan İstanbul, iki kıtayı birleştiren Türkiye’nin en kalabalık, iktisadî ve kültürel açıdan en önemli şehri. İstanbul… Üç büyük medeniyetin yanı sıra, asırlardır sevgi ve hoşgörü kültürüne de başkentlik yapan şehir… İstanbul… Dinlerin, dillerin ve ırkların yüzyıllardır aynı sokaklarda, bitişik nizamlı evlerde barış içinde yaşadığı diyalog şehri… Sultan Fatih’in çağ açıp çağ kapatan özgürlükler şehri İstanbul… İstanbul, asırlardır böyle yaşatıyor, ziyaretçilerine bunu vadediyor!…

TarihçeİstanbulMaraton ÖncesiGönüllülerFotoğraflar

GİRİŞ YAP

Kültür

İstanbul… Üç büyük medeniyetle beraber sevgi ve hoşgörü kültürüne de başkentlik yapan şehir… İstanbul… Dinlerin, dillerin ve ırkların yüzyıllardır aynı sokaklarda, bitişik nizamlı evlerde barış içinde yaşadığı diyalog şehri… Sultan Fatih’in çağ açıp çağ kapatan özgürlükler şehri İstanbul… İstanbul, asırlardır böyle yaşatıyor, ziyaretçilerine bunu vadediyor!…

İstanbul, coğrafi ve stratejik konumu nedeniyle tarih boyunca çeşitli uygarlıkların, üstelik dev uygarlıkların kavşak noktasında bulunmuş ve asırlarca çeşitli inançlara ve geleneklere sahip insanları barındırmış bir şehirdir. Bu açılardan dünyada eşsiz bir yere sahip olan şehir; tarihiyle, dünya çapında tarihi eserleriyle, müesseseleriyle, kültür ve gelenekleriyle apayrı bir medeniyet… Bu nedenle defalarca kuşatılan, yağmalanan ve fethedilen bir şehirdir İstanbul…

Yaklaşık 16 asır boyunca Roma, Bizans ve Osmanlı devletlerine başkentlik yapan İstanbul, İmparator Constantis ile birlikte Hristiyanlık’ın merkezlerinden biri oldu. 1453’te Osmanlılar tarafından fethedildikten sonra da İslam dininin en önemli şehirlerinden biri sayıldı.

İmparatorluklar başkenti olduğu sıralarda, devlet ile birlikte dinlere de idari merkez olmuş, Doğu Hıristiyanlığı Patrikliği kurulduğu zamanlardan günümüze kadar bu şehirde üslenmiş, Hıristiyan dünyasının en büyük ilk kilise ve manastırları buradaki pagan mabetlerinin üzerinde yükselmişti. İstanbul’un fethini takiben yüz yıl gibi bir sürede sanat eserleri camiler, saraylar, okul, hamam, ve diğer tesisler şehri donatıp İslam karakterine kavuşturmuş, harap halde mevcut kiliselerin bazıları da tamir ve tadil edilerek camiye çevrilmişlerdi.

Öte yandan, şehir Osmanlı Sultanlarının İslam Dini’nin halifeleri olduğu 16.yy’dan Cumhuriyetin ilk yılı 1924’e kadar dünya Müslümanlarının da merkezi olmuştur. Yahudilik her liman şehrinde olduğundan daha fazla İstanbul’da yerleşmişti. 15 yy’da Türklerin İspanya’dan Araplarla birlikte kurtarıp getirdiği Yahudiler, bu şehirde mutlu ve yeni hayat tarzına başlamışlardı. 

Sanat

‘Sanat ve Şehir’ kavramlarının birbirine bu kadar çok yakıştığı nadir kentlerden biridir İstanbul… Doğal ve tarihi güzellikleriyle kendisi sanat olan bir şehirde, sanat muhakkak ki çok önemli bir yer tutuyor.

Sadece İstanbul’daki camilerin, kiliselerin, havraların, müzelerin, çeşmelerin, külliyelerin ve eski binaların sanatla yoğrulmuş motiflerini ele alsak bile, şehrin sanatsal mimari ile hat, ebru, oymacılık, boyama ve işleme gibi diğer tarihi sanatlarda zirvede olduğunu görürüz.

Tiyatro,  Sinema, Konser, Sergi, Söyleşi, Şiir Dinletisi gibi etkinlikler ve dünyaca ünlü sanatçıların eserlerinin yer aldığı Sanat Galerileri, İstanbul’da sanatın yerini ve önemini göstermesi açısından ayrıca önem taşır. 

Ekonomi

İstanbul, üç imparatorluğa başkentlik yapma özelliğinin yanı sıra, her dönem ekonomik merkez olma özelliğini de koruyan az sayıda şehirden biri. Şehir, 1923’te kurulan yeni cumhuriyete siyasi anlamda başkent olmamasına rağmen, ekonomik merkez olma özelliğini her zaman sürdürmüş ve ülkenin kaderini belirleyen konumunu asla kaybetmemiştir.

Kentin ekonomisine ve iş yaşamına kısaca bakacak olursak, bugün İstanbul’un Türkiye GSMH’sindeki payı yaklaşık yüzde 23 düzeyinde. İstanbul’un her yıl devlet bütçesine katkısı yüzde 40, buna karşılık devlet harcamalarından aldığı pay yüzde 7-8 dolayındadır. Özel bankaların hepsinin genel müdürlükleri ve Türkiye’deki toplam banka şubelerinin yüzde 21’i İstanbul’da bulunuyor.

İstanbul hem iç hem de dış ticarette merkezi bir öneme sahip. İstanbul’da ticaret sektöründe yaratılan katma değer, il toplam katma değerinin yüzde 26.5’ine ulaşıyor ve ticaret sanayiden sonra İstanbul’un en önemli sektörü durumunda. Türkiye genelinde ticaret sektöründe yaratılan katma değerin yüzde 27’si İstanbul’a ait. İstanbul, aynı zamanda Türkiye’nin en önemli ihracat ve ithalat kapısı konumunda.

İstanbul’un ihracatı Türkiye toplamının yüzde 46’sın ithalatın ise yüzde 40’ını oluşturuyor. İstanbul, turizmin merkezi olması açısından ve özellikle de kongre turizmi açısında büyük bir şansa sahip bulunuyor. Otel kapasitesinin dörtte biri beş yıldızlı otellere, beşte birine yakını da dört yıldızlı otellere ait.

İstanbul, ülke hava taşımacılığının da merkezi durumunda. Atatürk Havalimanı’nın yanı sıra Anadolu yakasında da Pendik Sabiha Gökçen Havaalanı da İstanbul’a hizmet veriyor… Türkiye’de sayıları 153 olan müzelerin 14’ü İstanbul’da ve bu müzelerde bulunan 2 milyon 400 bin mevcut eserin yüzde 34’ü İstanbul müzelerinde sergileniyor…

Şehirde son yıllarda sanayinin yerini yönetim merkezleri ile finans, turizm, hizmet ve bankacılık gibi sektörler aldı. Sanayideki bu duruma karşılık para piyasalarının kalbi artan bir tempoyla hep İstanbul’da atıyor. Coğrafi konumu itibariyle İstanbul’da günün ilk 4 mesai saati Asya ülkeleriyle, diğer 4 saati Avrupa ülkeleriyle çakışıyor. Bu da İstanbul’a doğal bir finansal merkez olma konumu getiriyor.

Bugün mevduatların yüzde 35’e yakını İstanbul’da toplanıyor ve kredilerin yüzde 33’ü İstanbul’da kullanılıyor. Sigorta şirketlerinin neredeyse hepsinin merkezi İstanbul’da. Serbest Bölge niteliği de taşıyan Menkul Kıymetler Borsası, İstanbul merkezli ve hızla dünyanın sayılı borsaları arasında yükseliyor. Ayrıca bir altın borsası var. Leasing, factoring, özel finans kurumları gibi finans kuruluşlarının merkezi de İstanbul’da ve özellikle, liberalleşen para piyasaları ile birlikte İstanbul, bir finans merkezi olma yolunda hızla ilerliyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın İstanbul’a taşınması kararının, şehri dünya çapında bir finans merkezine dönüştürmesi bekleniyor. Hedef, İstanbul’u dünyanın sermaye ve iş piyasasının yönetim merkezi haline getirmek…

Nüfus ve Demografik Yapı

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) hazırlamış olduğu 2013 yılı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) Nüfus Sayımı Sonuçlarına göre İstanbul’un Toplam Nüfusu 14.160.467 kişidir.  

İstanbul’un 14’ü Anadolu Yakasında, 25’i Avrupa Yakasında olmak üzere toplam 39 ilçesi vardır. İstanbul’un 39 ilçesi nüfus sayısı bakımından 2013 yılı verilerine göre incelendiğinde en yüksek nüfusa sahip ilçesi Bağcılar, en az nüfusa sahip ilçesi de Adalar olmuştur.

İlçeler                    Nüfus

Adalar                  16.166

Arnavutköy          215.531

Ataşehir               405.974

Avcılar                 407.240

Bağcılar               752.250

Bahçelievler         602.931

Bakırköy               220.974

Başakşehir           333.047

Bayrampaşa         269.677

Beşiktaş               186.570

Beykoz                 248.056

Beylikdüzü           244.760

Beyoğlu                245.219

Büyükçekmece     211.000

Çatalca                 65.811

Çekmeköy            207.476

Esenler                 461.621

Esenyurt               624.733

Eyüp                     361.531

Fatih                     425.875

Gaziosmanpaşa   495.006

Güngören             306.854

Kadıköy                 506.293

Kağıthane             428.755

Kartal                    447.110

Küçükçekmece     740.090

Maltepe                471.059

Pendik                  646.375

Sancaktepe          304.406

Sarıyer                  335.598

Silivri                     155.923

Sultanbeyli            309.347

Sultangazi             505.190

Şile                        31.718

Şişli                       274.420

Tuzla                     208.807

Ümraniye              660.125

Üsküdar                534.636

Zeytinburnu           292.313

İstanbul’da yaşayanların yaklaşık % 64,71’i (9.162.919) Avrupa Yakası; % 35,29’u da (4.997.548) Anadolu Yakasında yaşar. İstanbul’un nüfusu son 20 yılda 2 katına çıkmıştır. İşsizlik sebebi ile bir çok insan İstanbul’a göç etmiş, genelde şehir etrafında gecekondu mahalleleri oluşturmuştur.

Şehir, yoğun nüfusuna ve pek çok ülkeden gelen kalabalık ziyaretçi sayısına rağmen, dünyanın en güvenli şehirleri arasında yer alıyor. Doğal güzellikleriyle huzur veren, tarihi mirasıyla insanları çağlar ötesine taşıyan İstanbul, yüksek nüfus oranına rağmen dünyanın önemli şehirleri arasında en düşük suç oranına sahip bir şehir…

Sayılarla İstanbul

Yüzölçüm : 5 bin 461 km2

Nüfus: 14 milyon 160 bin 467

Nüfus Yoğunluğu (kişi/km2) : 2 bin 593

Konut Sayısı: 2 milyon 291 bin 228 (308 bin 615’i boş)

Cami Sayısı : 3 bin 28

Kilise Sayısı : 40

Sinagog Sayısı : 16

Orman Alanları: 216 bin 392 ha. Doğu Yakası 100 bin 398 ha (% 46), Batı Yakası 115 bin994 (% 54)

Motorlu Taşıt Sayısı : 2 milyon 441 bin 667 (2007)

İlköğretim ve Lise Sayısı : 2 bin 707

İlköğretim ve Lise Öğrenci Sayısı : 2 milyon 323 bin 628

Üniversite Sayısı : 29

Hastane Sayısı : 200

Eczane Sayısı : 3 bin 852

Turist Sayısı : 6 milyon 453 bin 582  (2007)

Turizm İşletme Belgeli Konaklama Tesisleri Sayısı : 341

Turizm İşletme Belgeli Eğlence Tesisleri Sayısı : 405

Türkiye Bütçesine Katkısı : Yüzde 40

Döviz Girdisi : 3 milyar 820 milyon 386 bin 391 YTL

Türkiye’nin Gayri Safi Milli Hasılasındaki Payı : yüzde 23

Toplanan Mevduatların Türkiye İçindeki Payı : yüzde 35

2010 Avrupa Kültür Başkenti

Eşsiz tarihi birikimi ve muhteşem doğal güzellikleriyle dünyada ön plana çıkan İstanbul, son yıllarda pek çok uluslararası organizasyona da başarıyla imza atarak “2010 Avrupa Kültür Başkenti” seçildi.

Kültür Başkentliğine Büyükşehir Belediyesi, Valilik ve 2010 Avrupa Kültür Başkenti Koordinasyon Kurulu’nun ortak projeleriyle hazırlanan şehir, dünyada ses getiren kongreler, fuarlar, kültürel, sanatsal ve sportif aktivitelerle bir turizm şehrine dönüştü


Bu alanda dünya metropolleriyle yarışa giren İstanbul, kongre turizminde de dünyada önemli kongrelere ev sahipliği yaparak kongre turizminde ilk 10’a girmeyi hedefliyor…

İlgili Terimler :

YORUMLAR